Her Beşiktaşlının yapılan önemli transferlerden sonra, takımının gerçek gücünü test edebileceği bir sınav olarak değerlendirdiği ZTK B grubu son maçında rakip Trabzonspor'un, ilk on birinden yedi oyuncusunu kızağa çektiğinin anlaşılması herkeste biraz hayal kırıklığı yaratmış olmalı. Buna rağmen, bu hayal kırıklığını çaktırmadan, Trabzonspor'u köşeye sıkıştıran takımlarını Beşiktaş taraftarı çılgınca desteklerken, TSL'nin en olumlu, barışçıl teknik direktörü Şenol Güneş'e hep bir ağızdan küfür edecek kadar kendini kaybeden Çarşının gazabından, kendilerine duymak istemedikleri gerçekleri gösteren yorumlar yapan Kara Kartal efsanesi Sergen Yalçın da nasibini alıyordu. Ama tam da Sergen'in söyledikleri ikinci 45 dakikanın ilk saniyelerinden itibaren kendini göstermeye başladı.
Elbette... Büyük paralar harcanmış, yaşlı başlı demeden dünya yıldızları kadroya katılmış, kağıt üstünde tam bir Portekiz çetesi yaratılmışken eleştiri yapmak büyük densizlikti, cezası hemen kesilmeliydi. Hele ki maçın ilk yarısında, daha önce neredeyse hiç yan yana oynamamış 7-8 oyuncudan da kurulu olsa TSL lideri Trabzonspor'a karşı oynanan muhteşem oyundan sonra başka konular üzerinde durulmamalıydı. Ne var ki kazın ayağı öyle değil. İlk yarıdaki "ilk kez yan yana oynama" acemiliğini 2. devreyle birlikte üzerinden atan Trabzonspor Beşiktaş'ı yarı alanına hapsediverdi. Hem de yetenekleri ve yaratıcılıkları son derece sınırlı Sezer ve Ceyhun'un çabalarıyla. Mustafa Yumlu'nun oyuna girmesiyle Almeida'nın, Sezer ve Ceyhun'un doğru zamanlamayı tutturarak yaptıkları orta saha baskısıyla Guti, Simao ve Q7'nin nasıl oyundan düştüklerine Beşiktaş taraftarı ve medya da şahit olmakla birlikte bu muhteşem rüyadan uyanmamak adına başlarını kuma gömüverdiler. Ve şu soruyu sormaya cesaret edemediler : 17 de 17 yapacağı iddia olunan bu yıldızlar topluluğu, ilk kez yan yana oynayan bir ekip karşısında nasıl oldu da ikinci devre nal topladı ? Bu sorudan ve cevabından kaçanlar bu hafta sonu oynanacak İ.B.B maçında istemeseler de yanıtı almış olacaklar.Trabzonspor'a gelince... Kim ne derse desin Şenol Güneş doğru bir seçim yapmıştır. İlk yarıdaki oyunla birlikte hırslanıp verdiği karardan dönedebilirdi ama sakin kalmayı başararak ikinci yarıdaki olumlu futbolun yaratıcısı olmayı başardı. Beşiktaş karşısında mağlup da olunsa, kupadan da elenilse ve hatta bunca tedbire rağmen Kadıköy'den hüsranla da dönülse verilen kararın doğruluğu bence su götürmez. Hiç abartmadan söylüyorum dün Dolmabahçe'de ikinci yarıyı oynayan ekip TSL'de ilk on da rahatlıkla yer alabilecek bir ekipti. Şenol Hoca verdiği kararla çok verimli bir A2 takımı yaratmayı başarmış ve bol apoletli takımlar karşısında bile dişli bir takımı izleyicilerle buluşturmuş, kadrosu yetersiz eleştirisi yapanlara iyi bir cevap vermiştir. Tekrar tekrar söylemekte yarar var ki Trabzonspor'un ikinci devre oynadığı futbol, Beşiktaş'ın şaaşalı transferlerinin yarattığı coşkunun sekteye uğramaması adına medya tarafından geri plana itilmiştir. Bugün spor sayfalarında "biraz abartıyoruz ve görmezden geliyoruz" tadında bir mahcubiyetle atılan manşetler bunun göstergesidir. Ama öte yandan Perşembe'nin gelişi Çarşambadan bellidir, bu çete rüyası bu fiziki ve mental yorgunluğun neticesinde kodeste bitecektir.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder